4 Mart 2010 Perşembe

YAKARIZ ULAN BU MAHALLEYİ


tek başıma berlin-neukölln'de yürüyorum. caddeler oradan oraya koşuşturan, alışveriş poşetlerini taşıyan, döner yiyen, arkadaşlarıyla aylaklık yapan insanlarla dolu. türk marketinin manavı yoldan geçenlere çığırtkanlık yapıyor. bir şeyden emin oluyorum: içeride satılan ürünler türkiye'deki asıllarından ne kadar başka, ambalaj resimleri - donmuş pizza misali - türünün nadide birer örneğini gösterirken içerikleri ne kadar sahteyse, bu adamın sesinin rengi de bir o kadar gerçek, türkiye'deki herhangi bir mahalle pazarında daha gerçeğini bulamazsınız.

dünyanın türkiye'de olmayan en "türk" yeri burası olmalı, diye düşünüyorum. her nasılsa "ausländer"ler kadar göze batmayan almanlar ve yine neukölln'de yoğun olarak yaşayan, ama türklere oranla kollektif olarak son derece silik polonyalılar; mahallenin "gerçek sahipleri"nin sahnesinde ancak birer dekor olarak yer buluyorlar.

bugün göçmenlerle ilgili binbir konuşma dönüp dolaşıp neukölln'e bağlanıyor. fransa'da göçmen gençlerin banliyölerde yaktığı isyan ateşi yüreğini ısıtanlar da, kıçını tutuşturanlar da aynı soruyu sormuşlardı: "isyan ne zaman neukölln'e sıçrayacak?" naziler ve bilimum nazimtraklar, "azınlıkta kalan", "türk çetelerinin kurbanı olan" alman gençlerini gösterip soruyor: "bütün almanya'nın neukölln'leşmesine seyirci mi kalacağız?" entegrasyonla yatıp entegrasyonla kalkan okumuş orta sınıf, "almanca bilmeyen başörtülü müslüman kadınlar"dan bahsederken kreuzberg'in adını ağzına almıyor çoktandır, çünkü neukölln var artık...

oysa bir hafta neukölln sokaklarını arşınlayınca insan, herşey başka türlü gözüküyor. yoksul ve sıradan insanlar yaşıyor neukölln'de. kimisi almanca bilmiyor belki, kimisinin başı kapalı, çoğu "ausländer". çeteler kuruyor gençler gerçekten. ne bugün, ne de yarın toplumda kendilerine yer olduğunu bilenler, içgüdüleri yarın dört-duvar arasına kapatılacaklarını söylese de, keyfini çıkarmaya çalışıyor bildiklerince bugünün. bilimle, sanatla, siyasetle ilgilenmiyorlar. ama bilim, sanat, siyaset de onlarla ilgilenmiyor zaten. ve topluma asla daha kötü davranmıyorlar - toplumun onlara davrandığından...

gün olur, belki neukölln de "normal"leşir; o zaman hayatta hiçbir perspektifi olmayan göçmen gençler başka mahallelerde kurar çetelerini. ta ki bu kahrolasıca göçme hali bir gün bitip, almanya'da doğan, büyüyen milyonlar yeni "ev"lerine varana, göçmen-türk-rus-arap-"ausländer" değil, sadece insan olana kadar...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...