13 Temmuz 2010 Salı

BARMAK BEHDAD ANLATIYOR


madem barmak behdad'a yardım kampanyasından söz ettim, içinde bulunduğu durumun daha iyi anlaşılması için almanya'da yaşayan iran kökenli gazeteci (ve blogger) akhtar ghasemi'nin behdad'la yaptığı röportajı da türkçe'ye çevirerek bloga koyayım dedim...

sayın behdad, yaptığınız şeytan ayetleri'nin kürtçe çevirisinin yerel bir dergide yayınlanması resmi iran basını ve kimi islami kürt partileri tarafından sert bir biçimde eleştirildi. çalışmanızın sonuçları hakkında bizi aydınlatabilir misiniz?

ne yazık ki başeditör çevirinin yayınlanmasının ardından çok kez telefonla tehdit edildi. bu edebiyat başyapıtının yayınlandığı günün akşamında islami parti'nin komal'dan (ırak'ta kürtler'in yoğun yaşadığı bir bölge) yayın yapan televizyon kanalı dergiye ve çalışanlarına karşı beş saatlik bir propaganda programı yaptı. bu televizyon kanalı, insanlardaki nefreti çeviriden sorumlu olanlara karşı kışkırtmaya çalıştı. mollalar sülaymaniye ve erbil'de camilerdeki cuma namazlarında çeviriye karşı propagandayı yaydı. kürt parlamentosundaki islami meclis grubu da çevirinin kitap olarak basılmasına karşı çıktı ve benim ve başeditörün tutuklanmamız ve hakkımızda dava açılması talebiyle meclis başkanı'na mektupla başvurdu.

ayetullah humeyni'nin kitabın çevirmeni ve hatta yayıncısı hakkında ölüm fetvası verdiğini bilmeniz nedeniyle çeviriyi yapmanızın doğurabileceği sonuçlardan korkmadınız mı? ya da düşünce özgürlüğünüzü savunma konusundaki kararlılığınız mı çalışmanıza devam etmenizi sağladı?

çalışmama başladığımda humeyni'nin ölüm fetvasından tabii ki tamamıyla haberdardım. bu projeye başlamadan uzun uzun düşündüm. kürt hükümeti'nin dini olmaması gerekiyor, öyleyse neden kitaptan bölümler yayınlamayalım? birincisi, bu kitap yirminci yüzyıl edebiyatının bir başyapıtı, kürtçe'ye çevrilmesi zorunlu. ikincisi, kürt toplumunda insanlar daha ne kadar ortaçağ kafasındaki birkaç mollanın bilgisizliği ve gericiliği tarafından kısıtlanmak zorunda? şeytan ayetleri'nin islam tarihi'nin bir parçası olduğuna gerçekten inanıyorum. kitabı otantik hale getirmek için salman rushdie al-waqidi ve al-tabarito gibi tarihçilerin kayıtlarına dayanan tarihi gerçekleri kullanıyor.

genel olarak konuşacak olursak; kitabı çevirmekle ulaşmak istediğiniz neydi?

son derece islam-merkezli olan ırak'ın kürdistan bölgesi'ni aydınlatma ihtimali beni kitabı çevirmeye motive etti. daha önce de belirttiğim gibi, bu kitap neden kürtçe'ye çevrilmesin? bence çevirinin gerekliliğinin nedenlerinden biri, bölgenin gelişiminin önüne islami fundamentalistlerin gerici düşünce yapısı tarafından set çekilmesi. ayrıca kürdistan'daki din adamlarının şeytan ayetleri'ni okumadıklarından ve bu nedenle içeriği hakkında hiçbir fikirleri olmadığından eminim. söz konusu din adamları yalnızca humeyni'nin propaganda amaçlı ölüm fetvasından haberdarlar ve dolayısıyla kitabın islam'a karşı yazıldığını düşünüyorlar. eğer daha mantıklı olsalar ve insanları için iyi bir şey yapmayı gerçekten arzulasalardı, fiziksel şiddet ve suikast tehdidi yerine eleştirel bir diyaloğu tercih ederlerdi. çevirinin ikinci nedeni salman rusdie'nin eseri mükemmelleştiren yazım tarzı.

iran hükümetine ait kimi web siteleri konu hakkında yazdı ve cezalandırılmanızı talep etti. iran islam cumhuriyeti'nden hiç tehdit aldınız mı?

erbil'deki iran konsolosluğu'nun çalışanları beni iki kez telefonda ölümle tehdit etti. ayrıca birçok imam ve islami partilerin temsilcileri tarafından tehdit edildim. 8 mart 2010 günü, öğleden sonra 3'te sardasht hama salah (çeviriyi yayınlayan derginin başeditörü) süleymaniye'de sokakta vuruldu.

salah'a karşı gerçekleştirilen suikast girişimini haber aldıktan sonra alarma geçtiniz mi? kendi güvenliğiniz için ne tür önlemlere başvurdunuz?

saldırıdan bu yana güvenliğim hakkında ciddi endişelerim var. islami partiler tarafından bulunma korkusundan saklandığım barınağımı terkedemiyorum. birleşmiş milletler'i durumumdan haberdar ettim, ama ne yazık ki ciddi bir yardımları olmadı. birleşmiş milletler'in işlevi kağıt üstünde kalıyor, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olan bütün mültecilerin hayatıyla oynadılar. mohammed reza ali zamani, iltica başvurusunun erbil'deki birleşmiş milletler ofisi tarafından geri çevrilmesinin ardından iran'a geri dönmek zorunda kaldı. iran'a geri döndüğü ay polis tarafından tutuklandı. daha sonra monarşist anjoman-e padeshahi iran örgütüne üye olduğu suçlamasıyla idam edildi. almanya ve fransa yazılı olarak kınadılar, ama şimdiye kadar bunun haricinde hayati tehlikedeki iranlılar'ı korumak için pek bir şey yapmadılar. daha önce de belirttiğim gibi birleşmiş milletler ve avrupa ülkeleri biz iranlılar'ı ciddiye almıyor. yalnızca kendi ekonomik çıkarlarına göre hareket ediyorlar.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...