28 Aralık 2010 Salı

OKUYUN, OKUTUN!


okuduğum bloglar arasından bir potpuri yapıp tanıtmak, tavsiye etmek ne zamandır aklımdaydı. ama şimdiye kadar adını anmadıklarım bozulacak korkusundan (artık ne kadar gerçekçidir bu korku, ne kadar paranoyakçadır, siz karar verin.) elim gitmedi. artık bu korkuyla yüzleşmenin vaktidir diyor ve şimdi yazıyorum...

"önsöz"e bir-iki ufak açıklayıcı ek: zaten çok okunan, benim buradan tavsiye etmemin hiçbir şey değiştirmeyeceği blogları atlıyorum, biraz daha kıyıda köşede kalmış olanlar lehine pozitif ayrımcılık yapıyorum, haberiniz ola. bunun yanında bir de spor (siz bunu "futbol" diye de okuyabilirsiniz tabii) bloglarını parantezin dışına atıyorum.

özel detaylar müzesi: panmonroe'nun tavsiyesi sayesinde tanıştığım "özel detaylar müzesi" kesinlikle ilgi çekici. özellikle "çingene" adlı hikayeyi okumanızı tavsiye ederim. "dönmedim, yıldım ve teslim oldum, savruldum" diyen onur'a elimizden geldiğince "omuz verelim"; verelim ki, güneşli pazartesiler'in siyam ikizleri, ikizliklerini, birbirlerine yapışıklıklarını unuttuklarından düşmüş tüm insanlar omuz omuza yeniden ayağa kalkabilsin. içine düştüğümüz kuyudan çıkalım ve gökyüzünün tamamını görüp, yeniden hayal kurabilir olalım... 

yıkım'a giden adam: belki "klasik futbol"dan tanıdığınız kaan kavuşan, isimsiz düşünceler'le başlayıp ardını getirmediği "madem sadece futboldan anlayan futboldan da anlamaz, futbolu başka konularla harmanlayayım o zaman" projesini "yıkım'a giden adam"da yeniden canlandırıyor. keyifle okunan bir blog, bir kahvesini içmek üzere uğrayın, tadından hoşnut kalırsanız yatıya da kalırsınız...

kiya hoca: kiya hoca iftiharla sunar! iyi yazdığı kadar iyi adamdır da. bu durumda kendisiyle iftihar etmek de, burnu havadalık değil, kendini bilmektir. başka hiçbir şeyle değil, ama bu hayatta asla siz olamayıp, hep sen kalmakla iftihar etmeli insan. siz olamayıp, sen kalanlar, haydi hep beraber kiya hoca okumaya...

sapere aude: benim üç senede öğrenebileceğim her şeyi öğrendikten sonra arka kapısından terkettiğim istanbul sbf'de doktora öğrencisi olan süha karadeniz, blog macerasına yeni adım atmış. ama merak etmeyin, nicelik açığını nitelik kesinlikle örtüyor. ve - belki de en önemlisi - "her şeyi bilmek" yerine soru soruyor süha karadeniz...

evrensel blok: spor blogu önermeyeceğim demiştim, ama kendini "ırkçılığa, sansüre, endüstriyelleşmeye, ötekileştirmeye karşı futbol bloku" olarak tanıtan "evrensel blok" istisna, zira futbol haricinde her konuda yazdılar şimdilik. çok da iyi yaptılar. keşke daha sık güncellense dedirtenlerden...

netzwerk für kritik der gegenwart: dream white, kavramlarla, düşüncelerle, sorular ve cevaplarla ağzınıza bir tutam felsefe çalıyor...

askerler anlatıyor: aslında uzun zaman önce tavsiye edecektim, ancak benden önce yıldıray oğur tavsiye etti. zaten blog da zamanla benden çok yıldıray oğur'un tavsiye edeceği bir hal aldı. blogu tanıtmak için şöyle demişler: "bu sitenin çıkış noktası umut. bu ülkeye barış gelecekse herkesin ama herkesin emek vermesi gerektiğine inanıyoruz. farklı seslere kulak vermenin, paylaşmanın ve konuşmanın vicdanları dirilteceğini umuyoruz. yaşadıklarımızı paylaştıkça beylik ezberler yerini gerçek insanların yaşadığı gerçek sorunların tartışılmasına bırakacak.asker olarak doğulmuyor, bizlere nasıl asker olunduğunu anlatmanızı bekliyoruz." bir nevi nadire mater'in "mehmet'in kitabı"nda yaptığını her "asker"in kendi başına yapması üstüne kurulmuş "askerler anlatıyor". ne yazık ki, eklenen yazılar gittikçe "ben mühendisim, bana patates soydurdular" minvalinde askerlik kurumunun, militarizmin kendisinden çok bu orduyu sorgular, sonu "alavere dalavere, kürt mehmet nöbete"ye çıkacak bir yola girip, "askerler anlatıyor"u bir küçük burjuva ağlama duvarına benzetse de, blog bu haliyle de kesinlikle okunmaya değer.

mollotof - "üzgün olma, kızgın ol": at last, but not at least... mustafa konur'u mutlaka okuyun. kesinlikle şimdiye kadar denk geldiğim en güzel blog. ne yazık ki çok nadir yenilense de, mustafa konur'un birkaç ayda bir yazması, benim koca koca defterleri karalamalarla doldurmama yeğdir. hatta üstünde baskı kurun, daha sık yazsın, daha sık yenilesin "mollotof"u.


bunlar bir çırpıda aklıma gelenler; okuduğum, sevdiğim bloglardan unuttuklarım mutlaka olmuştur, affola...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

hocam çok teşekkürler. böyle öneriler onlarca blog arasından okunacakları seçmeye oldukça yardımcı oluyor. sevgi ve selam...

outlaw dedi ki...

ben biliyordum kesin bir şeyleri unutacağımı, bak senin blogu atlamışım...

Adsız dedi ki...

yok hocam ya olur mu... benimkinin dilini bir türlü ajitasyondan tam kurtaramıyorum. bir rahatlama alanı olarak sürdüğünden belki. neysem, yine diyeyim çok sevdim listeyi. bunları toparlayacak bir sistem oluşsa keşke. sevgi ve selam

outlaw dedi ki...

aslında sol, özgürlükçü, gerçekten demokrat vb. blogların birleştiği bir sayfa gerçekten de hoş bir fikir olur. hem okuyanlar için aktüel metinler derli toplu bir yerde durur, hem de yeni bloglar daha kolay insalara ulaşır. bu fikir üstüne ciddi ciddi düşünmek lazım bence...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...