9 Mayıs 2011 Pazartesi

BİR AVUÇ KENDİNİ BİLMEZ

o renkler yeşil-beyaz değil sarı-kırmızı-yeşil olsa neler olurdu?

geçtiğimiz haftasonu bursaspor-beşiktaş maçı bursasporlu taraftarların çıkardığı olaylar nedeniyle oynanamadı. hem de öyle medyanın maniplasyon amaçlı "bursa da olay çıktı" başlığı attığı cinsten değil, bursa taraftarının polisi taş ve şişe yağmuruna tuttuğu, polisin tazyikli su ve göz yaşartıcı gazla karşılık verdiği, havaya ateş açtığı basbayağı sokak çatışmasları yaşandı...

sonuçta deplasmana giden beşiktaş taraftarları şehre sokulmadı, takım otobüsü "kafilenin can güvenliğinin garanti edilememesi" gerekçesiyle stada gitmekten alıkondu. maçın ileride oynanıp oynanmayacağı, bursasporun nasıl bir ceza alacağı vs. önümüzdeki günlerde belli olacak. belki olay elden geldiğince geçiştirilecek, belki de bursaspor ibret-i alemlik bir ceza alacak. ama bir tek şey kesinlikle değişmeyecek: bursaspor, beşiktaş, türkiye futbolu ve hatta koca bir toplum birkaç kendini bilmezin yaptıklarının kurbanı olacak...

örneğin hükümet adına konuşan bülent arınç şöyle dedi:

"bursa’da yaşanan olay hepimizi üzdü. bilindiği gibi bursa denilince yüzyıllardır, belki birkaç bin yıldır huzur, yeşil ve güzellikler akla geliyor, barış ve insanların birlikte özgürce yaşaması akla geliyor. böyle güzel bir şehirde sokaklardaki çirkin görüntüler, ellerinde taşlarla veya ne buldularsa polisin üzerine saldırmaya kalkan bir avuç insan, bursa’yı çok üzdü ve imajını fevkalade yaraladı, bundan dolayı üzgünüm."

köşe yazılarından spor sayfalarının manşetlerine medyanın meseleye yaklaşımı üç aşağı beş yukarı yukarıdaki sözlerde ifadesini buluyor. arınç bursa'yı "barış ve insanların özgürce birlikte yaşaması"yla hatırlayadursun, gözlem yeteneği tırsmış devekuşundan, ifade yeteneği üç maymundan hallice olan herkes hafızasını şöyle bir yokladığında "barış ve insanların özgürce birlikte yaşaması"nın güzide örneklerini sayabilecektir. ben sadece bir örnekle yetineceğim.

geçtiğimiz sezonun ilk yarısında bursaspor'la diyarbakırspor arasında oynanan süperlig maçı, bursa tribünlerinin konuk takım taraftarlarına yönelik ırkçı tezahüratlarına, durmak bilmeyen tacizlerine rağmen oynanmış, "çıkan olaylar nedeniyle maç iptal etme" hakkı ikinci devre diyarbakır'da oynanan maça saklanmıştı. birkaç aykırı ses hariç kimse ciddi bir tepki göstermemişti. malum "barış ve insanların özgürce birlikte yaşaması"nın en önemli koşullarından biri hoşgörü; bursa'da yaşananlar sonrasında da hem devlet, hem anaakım medya toplumsal barış adına(!) hoşgörünün nadide bir örneğini sergilemişlerdi.

her nedense bursa'da yaşananların diyarbakır'daki rövanşı sonrası "hoşgörü siyaseti"nin yerinde yeller esiyordu. diyarbakır küme düşmeli, hatta profesyonel futboldan men edilmeliydi. kürt sorununa "çözüm" önerisi "endlösung der kurdenfrage" olanların, en sonunda futbolla sınırlı da olsa kitle ruhuna büyük ölçüde egemen oldukları bir an yaşandı. geçtiğimiz haftasonu bursa'da yaşananların yarısının diyarbakır'da, hakkari'de ya da - sözcüğü kolay kolay kimse ağzına almak istemese de - kürdistan'ın başka bir şehrinde yaşanması durumunda bütün kürtler'in kollektif eseri olarak kabul edildi, ediliyor, edilecek, (sözde) hukuka aykırı da olsa kollektif cezaları beraberinde getirdi, getiriyor, getirecek.

türkiye çoktan türkiye ve kürdistan olarak bölündü. hem de, faşist tosuncuklardan cumhuriyet gazetesine, akp'den tkp'ye kürt düşmanlığının gökkuşağı koalisyonunu oluşturanların iddia ettiği gibi pkk, dış güçler falan değil, devletin kendisi böldü türkiye'yi.

"esirgeyen ve bağışlayan", her şeye kadir devletimiz; teksaslı tosuncukları cezalandırsın ya da cezalandırmasın, daha nicelerini yaratacak.


PS bakalım, bir ihtimal "sporda şiddet yasası"na dair de bir iki kelam edebilirim...

PPS bursaspor taraftarının vukuatları arasında polis kontrolünde engellenmiş bir "gay pride" yürüyüşü de var. ama "ibnelik kültürümüzde olmadığından" ben yazamıyorum, buyrun buradan okuyun...

2 yorum:

ozdmroz dedi ki...

Sorsan bunlarda erkek bunlardan milliyetçi yoktur. Kafa tascı, balici tinerci hepsi bunların. Ne kadar it kopuk varsa toplanmış orada. Bir avuç kendini bilmez hafif kalmış bence.

Porco Rosso dedi ki...

son zamanlarda okuduğum en iyi yazılardan biri. eline sağlık.

ibnelik finaline çok güldüm :))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...